tag:blogger.com,1999:blog-68274418810200067712024-03-05T19:23:59.710-08:00Kitaplarım bana yetecek kadar büyük bir krallıktır. (William Shakespeare)Merve OKTAYhttp://www.blogger.com/profile/02413344147868453391noreply@blogger.comBlogger4125tag:blogger.com,1999:blog-6827441881020006771.post-6460412744191383092012-05-16T11:39:00.001-07:002013-12-15T03:47:37.696-08:00Yazarlardan Seçmeler <h2>
<span style="background-color: white; color: purple; font-family: Verdana, sans-serif;">HALİDE EDİP ADIVAR</span></h2>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqpHyGnjYrTmNMYSOunoT_WOHRFpVTbf1fZv9tAZxVnCYVx-AwwJVeQ3jOrUI6ptApIJSkd77_eOF5Cf1JmmyYJuRSo4Qu3hCLmL1WDKJKkNahXNWDKThSKNNM1DJVYeGNgRpxRmxQgSA/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqpHyGnjYrTmNMYSOunoT_WOHRFpVTbf1fZv9tAZxVnCYVx-AwwJVeQ3jOrUI6ptApIJSkd77_eOF5Cf1JmmyYJuRSo4Qu3hCLmL1WDKJKkNahXNWDKThSKNNM1DJVYeGNgRpxRmxQgSA/s1600/images.jpg" /></a></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;"><span style="color: #3c3b55;"><br />1882'de İstanbul’da doğdu. 9 Ocak 1964’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. 1901'de Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nde mezun oldu. </span><a href="http://www.ogretmenlerforumu.com/" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Öğretmenler</span></a><span style="color: #3c3b55;">i arasında </span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/riza_tevfik_bolukbasi.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: red;">Rıza Tevfik </span><span style="color: black;">Bölükbaşı</span></a><span style="color: red;"> </span><span style="color: #3c3b55;">ile sonradan evlendiği ve ilk kocası olan Salih Zeki de vardı. İlk yazıları "Halide Salih" takma adıyla Tanin </span><a href="http://www.gazetesaati.net/" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">gazete</span></a><span style="color: #3c3b55;">sinde yayınlandı. Balkan </span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/bir_siirdir_canakkale.htm" style="color: #411f55; text-decoration: none;">Savaş</a><span style="color: #3c3b55;">ı yıllarında hastanelerde çalıştı. Gerek bu çalışmaları, gerekse müfettişliği sırasında İstanbul semtlerini dolaşması, ona çeşitli kesimlerden insanları tanıma fırsatını verdi. Gericilerin tepkisinden çekindiği için 31 Mart Olayı’nda çocuklarıyla birlikte Mısır’a gitti. Ayaklanmanın bastırılmasından sonra yurda döndü. 1909'dan sonra </span><a href="http://www.okuldersleri.com/" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">öğretmen</span></a><span style="color: #3c3b55;">lik, müfettişlik yaptı. </span><a href="http://www.kadinlarsitesi.com/" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Kadınlar</span></a><span style="color: #3c3b55;">ın toplumsal yaşama katılması ve eğitilmesi için çalışan Teâli-i Nisvan Cemiyeti’ni kurdu. 1912’de kurulan Türk Ocağı’na katıldı. 1919'da Wilson Prensipleri Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer aldı. Aynı yıl İzmir'in Yunan ordusu tarafından işgal edilmesini protesto için Sultanahmet Meydanı’nda düzenlenen mitingde yaptığı etkili konuşma büyük yankı uyandırdı. Hakkında soruşturma açılınca, 1917'de evlendiği ikinci eşi Adnan Adıvar birlikte Anadolu'ya geçerek </span><a href="http://www.videodershane.com/tarih_soru_cozumu_kurtulus_savasi.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Kurtuluş Savaşı</span></a><span style="color: #3c3b55;">'na katıldı. Çeşitli cepheleri dolaştı, Mehmetçiklere moral ve destek verdi. Kendisine önce onbaşı, sonra da üstçavuş rütbesi verildi. </span><br style="color: #3c3b55;" /><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Savaş sürerken </span><a href="http://www.okuldersleri.com/ataturk.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Atatürk</span></a><span style="color: #3c3b55;"> ile siyasi görüş ayrılığına düştü. 1917’de </span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/adnan_adivar.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Adnan Adıvar</span></a><span style="color: #3c3b55;"> ile birlikte yurtdışına çıktı. Fransa ve İngiltere’de yaşadı. Amerika’da Columbia Üniversitesi, Hindistan’da Delhi İslam Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi olarak dersler verdi. 1939’da Türkiye’ye döndü. İstanbul Üniversitesi </span><a href="http://www.edebiyatfakultesi.com/" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Edebiyat Fakültesi</span></a><span style="color: #3c3b55;"> İngiliz Filolojisi Kürsüsü Başkanı oldu. 1950’de milletvekili seçildi. 4 yıl sonra tekrar üniversiteye döndü. Ölümüne kadar kürsü başkanlığı görevini sürdürdü. 1910'da yayınlanan ilk </span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/romanlar.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">roman</span></a><span style="color: #3c3b55;">ı "Seviye Talip" ile 1911'de yayınlanan ilk </span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/hikayeler.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">öykü</span></a><span style="color: #3c3b55;"> kitabı "Harap Mabetler" edebiyat çevrelerinde ilgiyle karşılandı. </span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/roman_ozetleri.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Romanlar</span></a><span style="color: #3c3b55;">ının kadınları, Batılı bir anlayışla idealize edilmiş, güçlü ve kültürlü kadınlardı. Kahramanlarının kişiliklerine, ruh yapılarına ve davranışlarına önem vererek bu özelliğiyle </span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/romanlar.htm" style="color: #411f55; text-decoration: none;">Türk romanı</a><span style="color: #3c3b55;">nda yeni bir adım attı. </span><a href="http://www.videodershane.com/tarih_soru_cozumu_kurtulus_savasi.htm" style="color: #411f55; text-decoration: none;">Kurtuluş Savaşı</a><span style="color: #3c3b55;"> döneminde ulusçu, milli duyguları öne çıkaran roman ve</span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/hikayeler.htm" style="color: #411f55; text-decoration: none;">öyküler </a><span style="color: #3c3b55;">kaleme aldı. "Yeni Turan", ""</span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/atesten_gomlek.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Ateşten Gömlek</span></a><span style="color: #3c3b55;">" ve "</span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/vurun_kahpeye.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Vurun Kahpeye</span></a><span style="color: #3c3b55;">" bu dönemin eserleridir. En tanınmış romanı "</span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/sinekli_bakkal.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Sinekli Bakkal</span></a><span style="color: #3c3b55;">" yazarlığında olgunluk dönemini gösterir. Bu romanda Sinekli Bakkal mahallesinde yaşayan insanlar, aydınlar ve saray çevresi gibi 2'nci Abdülhamit döneminin farklı toplum kesimleri canlandırılır. Bu romanın yazıldığı yıllarda Türkiye bağımsız ve Batı yanlısı bir ülke olmayı tercih etmişti. Bir yandan da </span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/tanzimat_edebiyati.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Tanzimat</span></a><span style="color: #3c3b55;">tan beri süren Batı-Doğu çatışmasından kurtulamamıştı. </span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/halide_edip_adivar.htm" style="color: #411f55; text-decoration: none;">Halide Edip</a><span style="color: #3c3b55;">, "Sinekli Bakkal"da Doğu'nun değerlerini bulup çıkarmak, Batı'nın karşısına koymak amacındadır. Roman "roman yanıyla zayıf olmakla" eleştirildi. Halide Edip'in </span><a href="http://www.videodershane.com/ingilizce.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">ingilizce</span></a><span style="color: #3c3b55;"> yazılmış incelemeleri de var.</span>
</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; color: #3c3b55;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;"><strong style="color: #3c3b55;">ROMAN:</strong><span style="color: #3c3b55;"> </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Heyula (1908) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Raik’in Annesi (1909) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Seviye Talip (1910) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: black;"><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/handan.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Handan</span></a> </span><span style="color: #3c3b55;">(1912) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Yeni Turan (1912) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Son Eseri (1913) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Mev’ud Hüküm (1918) </span><br style="color: #3c3b55;" /><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/atesten_gomlek.htm" style="color: #411f55; text-decoration: none;">Ateşten Gömlek</a><span style="color: #3c3b55;"> (1923) </span><br style="color: #3c3b55;" /><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/vurun_kahpeye.htm" style="color: #411f55; text-decoration: none;">Vurun Kahpeye</a><span style="color: #3c3b55;"> (1923) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Kalp Ağrısı (1924) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Zeyno’nun Oğlu (1928) </span><br style="color: #3c3b55;" /><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/sinekli_bakkal.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Sinekli Bakkal</span></a><span style="color: #3c3b55;"> (1936) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Yolpalas Cinayeti (1937) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Tatarcık (1939) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Sonsuz Panayır (1946) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Döner Ayna (1954) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Akile Hanım Sokağı (1958) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Kerim Ustanın Oğlu (1958) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Sevda Sokağı Komedyası (1959) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Çaresaz (1961) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Hayat Parçaları (1963) </span><br style="color: #3c3b55;" /><br style="color: #3c3b55;" /><strong style="color: #3c3b55;">ÖYKÜ:</strong><span style="color: #3c3b55;"> </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">İzmir’den Bursa’ya (</span><span style="color: black;"><span style="color: black;"><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/yakup_kadri_karaosmanoglu.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Yakup Kadri</span></a>,</span> </span><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/falih_rifki_atay.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Falih Rıfkı</span><span style="color: red;"> </span></a><span style="color: #3c3b55;">ve Mehmet Asım Us ile birlikte, 1922) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Harap Mabetler (1911) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Dağa Çıkan Kurt (1922) </span><br style="color: #3c3b55;" /><br style="color: #3c3b55;" /><strong style="color: #3c3b55;">OYUN:</strong><span style="color: #3c3b55;"> </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Kenan Çobanları (1916) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Maske ve Ruh (1945) </span><br style="color: #3c3b55;" /><br style="color: #3c3b55;" /><strong style="color: #3c3b55;">ANI:</strong><span style="color: #3c3b55;"> </span><br style="color: #3c3b55;" /><a href="http://www.edebiyatogretmeni.net/turkun_atesle_imtihani.htm" style="text-decoration: none;"><span style="color: black;">Türkün Ateşle İmtihanı</span><span style="color: red;"> </span></a><span style="color: #3c3b55;">(1962) </span><br style="color: #3c3b55;" /><span style="color: #3c3b55;">Mor Salkımlı Ev (1963)</span></span>
</div>
Merve OKTAYhttp://www.blogger.com/profile/02413344147868453391noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6827441881020006771.post-83568382308491750182012-05-14T09:50:00.001-07:002012-05-14T09:53:04.587-07:00Pembe Kitaplık'tan<h2>
<span style="color: purple; font-family: Verdana, sans-serif;">ŞEKER PORTAKALI</span></h2>
<div>
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #274e13; font-size: 16px; text-align: justify;">KİTABIN ÖZETİ:</span>
</span></div>
<div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLccqFoRdr3576gvhn1HJgx9bItM9unMZ4FOMTBFb3LsRcmuance-BZOb00dQVEgvA0pozyjillzaT2ejDg-YagHskzk6S5EaL5olGmDo0YbJNaMG_3BFPGBAn2_bAKTE0XYqbX6b4Inw/s1600/indir+(1).jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLccqFoRdr3576gvhn1HJgx9bItM9unMZ4FOMTBFb3LsRcmuance-BZOb00dQVEgvA0pozyjillzaT2ejDg-YagHskzk6S5EaL5olGmDo0YbJNaMG_3BFPGBAn2_bAKTE0XYqbX6b4Inw/s1600/indir+(1).jpg" /></a><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span style="background-color: white;"><span style="line-height: 18px;">Zeze fakir bir ailenin ince ruhlu , zeki ancak anlaşılamamış, yaramaz bir çocuktur. Erken yaşta kendi kendine okumayı öğrenir, hayatın içine gerçeklerine daha erken atılır. Babası işsizdir. Annesi geç saatlere kadar çalışmaktadır. Okula başlayıncaya kadar geçen zamanda ablası ve küçük kardeşi ile evde yaşadıkları anlatılır. Zeze, diğer öğretmene hemen hemen tüm öğrenciler çiçek getirirken kendi öğretmenine kimsenin çiçek getirmediğini fark eder. Parası olmadığı için bir bahçeden çiçekleri gizlice toplar ve her sabah erkenden öğretmenin masasına bırakır. Ancak bir süre sonra yakalanır. Yaptığının hırsızlık olduğunu söylerler ve onu cezalandırırlar. </span><br style="line-height: 18px;" /><span style="line-height: 18px;">İnce ruhunun yanında yaramaz olan Zeze’nin eline eski bir çorap geçer. Tıpkı yılana benzemesi onda muzur bir fikir uyandırır. Bir ucuna ip bağlar, ağacın üstünden geçirir ve saklanıp avını bekler. Annesinin arkadaşını korkutur ve dayakla cezalandırılır. </span><br style="line-height: 18px;" /><span style="line-height: 18px;">Bir gün okula gitmek istemez. Bir Kiliseye gider oradaki mumları uçurtmasının ipine süreceğini söyleyerek papazdan alır ve Kilisenin girişine mumları sürer. Yine annesinin bir arkadaşı Zeze’nin kurbanı olur, kayarak düşer. Zeze yine yakalanır, cezalandırılır. </span><br style="line-height: 18px;" /><span style="line-height: 18px;">Zeze Noel’de babasının kendisine bir şey almadığına söylenmesini babasının duyduğunu fark edince çok üzülür, tüm gün babasına sigara alacak parayı biriktirmek için ayakkabı boyacılığı yapar. </span><br style="line-height: 18px;" /><span style="line-height: 18px;">Yine okuldan kaçtığı bir gün sokakta müzik parçaları yazılı afişler satan bir adamla tanışır, yanında çalışmaya başlar. Bu sırada öğrendiği parçalardan birini babasını üzgün gördüğü bir gün söylemek ister. Babası Zeze’nin ilk cümlesine bir tokatla karşılık verir. “Devam et” der. Zeze devam eder. İkinci bir tokat daha gelir. Zeze söylediği şarkının sözlerinin anlamını bilmez. Babasının niçin sinirlendiğini de anlamaz. Zeze’nin gözlerinden yaşlar gelmeye başlar, babası çok sinirlenmiştir. Kemerini eline alır, Zeze’yi fena halde döver. Zeze buhran içindedir ve onu kimse anlamamaktadır. Bu nedenler onu bir portakal ağacı fidanı ile dost olmaya iter. Dertlerini bu fidanla paylaşır. Manuel Valenderes ise Zeze’nin dertlerini paylaştığı, orta yaşın üstünde bir dostudur. Belki de Zeze’yi anlayan tek yetişkindir. Zeze ona öylesine bağlanmıştır ki ona kendini evlatlık olarak alıp almayacağını sorar. Bu dostunun arabasıyla tren raylarının arasında parçalanması Zeze’yi karamsarlığa iter. </span><br style="line-height: 18px;" /><span style="line-height: 18px;">Hikayenin sonunda babası iş bulmuştur ve Zeze’ye artık hayatlarının düzene gireceğini söyler. Ancak Valanderes ölmüş, Şeker Portakalı fidanı da kesilmiştir. Zeze için artık her şey bitmiştir. </span><br style="line-height: 18px;" /><span style="line-height: 18px;">Hikaye “Olup bitenleri çocuklara niçin anlatmalı?” sorusu ile biter. Zeze’ye gerçekler çok erken anlatılmıştır. </span></span>
</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; line-height: 18px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; line-height: 18px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Yazarı :José Mauro de Vasconcelos </span></span>
</div>Merve OKTAYhttp://www.blogger.com/profile/02413344147868453391noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6827441881020006771.post-44587627028685777492012-05-14T09:34:00.001-07:002012-05-14T09:55:10.647-07:00Pembe Kitaplık'tan<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjr6bESluqz87dHCVYtM54FqOTO5v80vjxnHMv9wpb0Sqy_mbP3me9q8Vi6QbV_8tWVAERELsTofkxwfxwV__-dg0PJ1xFEpBvmzoDl6Vx28Xa1zXyJaxLgPw2DFhrpZIOckDvgJSQQewk/s1600/indir+(3).jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjr6bESluqz87dHCVYtM54FqOTO5v80vjxnHMv9wpb0Sqy_mbP3me9q8Vi6QbV_8tWVAERELsTofkxwfxwV__-dg0PJ1xFEpBvmzoDl6Vx28Xa1zXyJaxLgPw2DFhrpZIOckDvgJSQQewk/s1600/indir+(3).jpg" /></span></a></div>
<h2>
<span style="color: purple; font-family: Verdana, sans-serif;">SUÇ VE CEZA</span></h2>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #274e13; font-family: Verdana, sans-serif;"><span lang="EN-US" style="background-color: white; font-size: 12pt;">KİTABIN ÖZETİ:</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 0px;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12pt; text-indent: 36pt;"><span style="color: #274e13;"> </span></span><span style="color: #3c3b55; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12pt; text-indent: 36pt;">Dört aydır evin kirasını verememişti. Evin sahibi onu mahkemeye verecekti. Uzun süreden beri hasta olmasına rağmen yaşlı Teteri kadının evine gidebilirdi. Daha önceki yüksüğe 1.5 Ruble veren kadın yeni getirdiği saate baktı ve “1.5 Ruble” dedi. Raskonikov kabul etmek zorundaydı çünkü kata çıkana kadar kimseyle karşılaşmamıştı. Yaşlı kadın, kız kardeşi ile beraber kalıyordu evde. Çok zengin olmasına rağmen, kız kardeşi hiç miras bırakmayacaktı. Kız kardeşini çoğu zaman döver, onun her işini takip etmesi gerektiğini düşünürdü.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="color: #3c3b55; text-align: justify;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 12pt;"><span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;"> Raskolnikov 1.5 Rubleyi aldı ve dışarı çıkıp bir meyhaneye gitti. Marmeladov yan masada oturuyor olmasına rağmen taşınıp sohbet etmekten kendini almamıştı. Marmeladov eşini çok seviyordu ve üç çocuğunu da; ama çok içyordu. O kadar ki ailenin geçimi için Sonya fahişelik yapmak zorunda kalmıştı. “Ne kadar fedakar bir kız bu Sonya” diye düşünmekten kendini almamıştı. Raskolnikov Marmeladov ‘un evine gittiklerinde eşi haykırışla onları yumruklamaya başladı. Hep içiyordu ve evdeki 20 Rubleyi götürüp içkiye vermişti. Marmeladov Raskolnikov cebindeki 50 Kapik’i oraya bırakarak uzaklaştı. Eve geldi, yorgundu. Nastasya bir mektup getirdi. Raskolnikov heyecanla okumaya başladı mektubu. Annesinden gelmişti mektup. Annesi kız kardeşi Dunya’dan bahsediyordu. Dunya, Luzhin adında çift memurluğu olan 45 yaşındaki biriyle evlenecekti. Hem Luzhin onların eşyalarıyla beraber Petersbur’ga gelmesi için yardım edecek, gelmelerini sağlayacaktı. Annesi, 60 mil ötedeki tren yoluna gitmek için bir araba ayarladığını, trende ise 3 ncü sınıfta güzel bir yolculuk yaptıktan sonra Petersburg’a gideceklerini ve onu çok özlediğini yazıyordu.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="color: #3c3b55; text-align: justify;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 12pt;"><span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;">Raskolnikov “Bu evlilik olmayacak” diye düşündü. Dışarı çıktı ve birkaç saat dolaştıktan sonra yorgun düşüp bir yerde uyukladı. Kötü bir rüya gördükten sonra uyandı. Eve gitti. Saat 7’ye yaklaşıyordu. Saat uygundu. Aşağıdaki baltayı alacak kimseye gözükmeden yaşlı tefeci kadının evine gitti. İçeri girerken onu kimse görmemişti. 2 nci katta boya yapan adamlarda onu yukarı çıkarken görmemişlerdi.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="color: #3c3b55; text-align: justify;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 12pt;"><span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;"> Tefeci kadının evine girdi ve ona bir kültablası uzattı. Kadın kültablasına bakarken baltayı kafasına indirmişti. Kadının ölü bedeni yerde yatıyordu. İçeri daldı ve dolaptan sadece rehin verilmiş, birkaç parça altını cebine aldı. Yaşlı kadının kız kardeşiyle içeride karşılaştı. Kızın şaşkın bakışları altında baltayla onu da öldürdü. Doğrusu bir kişinin toplumdaki binlerce kişinin refahı ve mutluluğu için ölmesinin bir zararı yoktu. Üstelik bu tefeci kadın çok kötü biriydi. Kapıda birkaç kişi kapıyı vuruyorlardı. Hiç evden çıkmayan tefeci kadının, çıkacağı tutmuştu. Raskolnikov titriyor, dışarı çıkıp her şeyi itiraf etmek istiyordu ama yapmadı. Dışardakilerden biri kapının içeriden sürgülü olduğunu fark etti. Yaşlı kadına bir şey olduğunun farkına vardılar. İki kişi Kapıcıyı çağırmak için aşağı indi. Bu kaçmak için tam fırsattı, Raskolnikov kapıyı açtı, hızla merdivenlerden inmeye başladı, aşağıdan gürültü gelmeye başlayınca Raskolnikov boyacıların dairesinin kapısının arkasına saklandı ve kapıcı ile üç adam yukarı çıkınca o da dışarı çıkıp değişik bir yoldan eve gitti. Baltayı aldığı yere bıraktı. Çok korkmuştu ve titriyordu. Aldığı mücevherleri ve kıymetli takıları dışarıda bir yerde saklamayı ihmal etmedi.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="color: #3c3b55; text-align: justify;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 12pt;"><span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;"> “2 gün geçti hala uyanmadı” diye düşünüyordu Üniversite arkadaşı Razumikin. Doktor Zozimov hastalığı atıp kendisine geleceğini söylüyordu. Ama Raskolnikov uyanınca arkadaşını ve doktoru isteksiz bir vaziyette evden kovdu ve dışarı gidip bir bara oturdu. Eski gazeteleri okurken yanına gelen bir polis memuru melenkolik ve deli bir ruh haliyle cinayetten bahsedip, üstü kapalı her şeyi anlattı. Korktuğunu, endişelendiğini hiç hissettirmedi.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="color: #3c3b55; text-align: justify;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 12pt;"><span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;"> Ertesi gün eve geldiğinde annesi ve kız kardeşi Dünya’ nın kendisini beklediklerini gördü. Çocuğun halini gören anne şaşkınlıkla titriyordu. Onu ertesi gün bay Luzbinin geleceği görüşmeye çağırırken korkmuştu. Ertesi gün bay Luzbin onları ziyaret etttiğinde, Raskolnikov haklı çıkmanın gururu ile gülüyordu. Bay Luzbin kız kardeşi çok aşağılamış, onların fakir bir aile olduğunu değerlendirerek fazla istekte bulununca evden kovulmuştu. Hemen ardından Raskolnikov “elveda” diyerek evden ayrıldı. İnanamıyordum. Annesi oğlunun bu tavırla doğrusu ağlamaktan başka yapacak bir şeyleri yoktu. Raskolnikov melenkolik halde evi terkederken her nasılsa arkadaşı Ramuskin’e onları emanet etmeyi de ihmal etmemişti.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="color: #3c3b55; text-align: justify;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 12pt;"><span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;"> Bay Marmeledov’un cenazesi için evine gittiğinde Sonya’da oradaydı Sonya’ya karşı inanılmaz bir his içindeydi. Ailesi için Sonya’nın yaptığı fedekarlık onun gözlerini büyülemişti. Birkaç gün boyunca Sonya’yı düşündü ve fırsat buldukça onunla konuşmaya çalışarak geçirdi vaktini.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="color: #3c3b55; text-align: justify;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 12pt;"><span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;">Polis memuru porifiri Raskolnikov’un (Mihailovis adında genç biri cinayeti işlediğini itiraf etmiş olmasına rağmen) cinayet işlediğini biliyor ve onun psikolojik durumunu bildiği için, itiraf etmesi için onu sıkıştırıyor ama tutuklamayacağını söylüyordu. Cinayeti işlediğini Sonya’ya itiraf etmişti. Sonya’da Raskolnikov’a “gidip teslim olmasını, yere kapanıp Allah’tan ve insanlardan özür dilemesini” istiyordu.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="color: #3c3b55; text-align: justify;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 12pt;"><span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;"> Sonuç olarak Raskolnikov vicdanının verdiği acıya dayanamayıp suçunu polise itiraf etti. 1.5 yıldır Sibirya’daydı Raskolnikov. Petersburg’ a, Razumukin ve kardeşi Dunya evlenmişlerdi. Mahkeme Raskolnikov’un iyi hali, parayı kullanmadığı, daha önceki yaşamında verimli bir üniversite öğrenimi yaptığı, fedakar kişiliği ve kendi kendine teslim olmasından dolayı, çok az bir cezayla 8 yıl kürek mahkumiyetine çarptırıldı. Raskolnikov’u Sonya her gün ziyaret ediyordu. Sibirya da ailesi ile sürekli mektuplaşan Sonya, Ramuzkin ve Dunya’nın tek haber kaynağıydı. Raskolnikov,Sonya’nın sevgisi ile hayata bağlandı ve geleceğin planlarını beraber hayal etmeye başladılar.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #3c3b55; text-align: justify;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 12pt;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; text-align: justify;">
<span lang="EN-US" style="font-size: 12pt;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhU6VHr6tzgDdFUuQtLVG_wPNZzo8ashOqYbcJNNnGIlt6Hn50Tq5748e029LhmIcPlO9fZnWHfsO0aBWEmLk5XaqEyuFMNiKREjPEhPGTiOYRNZz_1u1WbmYE6FyLslSk7Dqqw7q6TtuQ/s1600/indir.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhU6VHr6tzgDdFUuQtLVG_wPNZzo8ashOqYbcJNNnGIlt6Hn50Tq5748e029LhmIcPlO9fZnWHfsO0aBWEmLk5XaqEyuFMNiKREjPEhPGTiOYRNZz_1u1WbmYE6FyLslSk7Dqqw7q6TtuQ/s1600/indir.jpg" /></a></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: medium;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span lang="EN-US" style="font-size: 12pt;"><span style="background-color: white; color: #38761d;">YAZARI HAKKINDA:</span></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="color: #3c3b55; font-size: medium;">
<span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;"><span lang="EN-US" style="color: navy; font-size: 12pt;"> </span><span lang="EN-US" style="font-size: 12pt;">1822’ de Moskova’ da doğdu. Koyu katolik olan bir ailenin oğludur.Babası doktordu.Hasta bir annesi vardı.Evleri babasının çalıştığı hastanenin bitişiğindeydi.Ama babası onun dış dünyayla, özellikle hastahaneyle ilişki kurmasını yasaklamıştı.Dostoyevski bu yüzden içine kapanık bir çocuk olarak büyüdü. Annesi ölünce babası içkiye düştü, oğluyla da ilgilenmedi. On altı yaşına geldiği zaman Petersburg’ daki mühendis okuluna gönderildi. Okuldayken babasının bir cinayete kurban gittiğini öğrendi. Bir daha da onun adını ağzına almadı. Bu arada hayallerinin ürünlerini vermeye başladı. Yarım yaratılmış insanların hikayesi olan “ insancıklar “ adlı romanını yazdı. Bundan sonraki dönemlerde aydınlarla birlikte hareket etti. Çarı devirip yerine cumhuriyet yönetimini getirmek için yapılan hareketlere katıldı.En sonunda tevkif edildi. Önce ölüm cezasına çarptırıldı, kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgüne çevrildi. Çarın emriyle Sibirya’ ya kürek mahkumluğuna gönderildi. Omak kalesinde ayakları zincire bağlı olarak dört yıl kaldı. Bundan çok etkilendi, ruhunda silinmeyecek izler meydana geldi. Bunun sonucu olarak sara nöbetlerine tutuldu. <span style="color: black;">1859 yılında Petersburg’ a yeniden dönme izni çıktı. Geçimini sağlamak için durmadan yazdı.Eserlerinde güçlü psikolojik çözümlemeler vardır.İnsan ruhunu kendi hayat tecrübelerini de katarak ustaca yansıtmasını bilmiştir.Çocukluğundan beri rüyalarını dolduran yoksul, merhamata layık, garip insanların romanlarını yazmaktan büyük zevk duyuyordu. Ölü Bir Evden Hatıralar,Ev Sahibesi, Budala , Karamazof Kardeşler, kumarbaz önemli eserleridir.</span></span></span></div>
<br />Merve OKTAYhttp://www.blogger.com/profile/02413344147868453391noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6827441881020006771.post-81159996090266596682012-05-13T11:04:00.001-07:002013-12-15T03:48:07.472-08:00Yazarlardan Seçmeler-2<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgno-kuMXWu-pwgAxQLyvobOa35a5_4BKfJwrE_bvjDtoPM0DCd6fSoqepkWtRxWyvl8qYjssRJ8zHf-Z4AnUp0hUH0vXfYjkSqh_h6rn65ndiJXLS63kVOt3MI4CrLinXUQKQTCAYqCcQ/s1600/images+(2).jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgno-kuMXWu-pwgAxQLyvobOa35a5_4BKfJwrE_bvjDtoPM0DCd6fSoqepkWtRxWyvl8qYjssRJ8zHf-Z4AnUp0hUH0vXfYjkSqh_h6rn65ndiJXLS63kVOt3MI4CrLinXUQKQTCAYqCcQ/s320/images+(2).jpg" height="296" width="320" /></span></a><span style="background-color: white; font-family: Verdana, sans-serif;"><span style="text-align: left;"><span style="color: #660033;">AFŞAR TİMUÇİN</span></span><span style="text-align: left;"> </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">1939'da Manisa’nın Akhisar ilçesinde dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğrenim görürken 1967'de Kanada’ya gitti. Montreal üniversitesinin felsefe bölümünden mezun oldu. Yurda dönüşünde Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde Fransızca okutmanlığına Bölümündün. Aynı üniversite de doktorasını verdi. 1992’de profesörlüğe yükseldi. İstanbul’da Kavram Yayınlarının ve üç aylık Felsefe Dergisinin (ilk sayı Ekim-Aralık 1977) sahip ve yönetmenliğini yaptı. Mimar Sinan Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı'nda öğretim üyesi. Yazı alanında adını 1956'da Vatan gazetesinde yayınlanan "Heykel" adlı öyküsüyle duyurdu. Şiirleri ve yazıları Yelken, Ataç, Papirüs, Yeni Edebiyat, Varlık, Soyut, Yeni Ufuklar, Milliyet Sanat, Yazko Edebiyat gibi dergilerde yayınlandı. Toplumcu dünya görüşüne bağlı, öz ve biçim bakımından bütünleşmiş bir şiir anlayışı geliştirmeye çalıştı. "Tahir ile Zühre", "Leyla ile Mecnun", "Ferhat ile Şirin", "Arzu ile Kamber", "Güllü ile Hamza" isimli halk öykülerini destan biçiminde yeniden yazarak 1969'da "Destanlar" ismiyle kitaplaştırdı. Felsefeyle ilgili kitaplarının yanısıra öykü ve deneme kitapları da yayınladı. </span><br style="text-align: left;" /><br style="text-align: left;" /><br style="text-align: left;" /><b style="text-align: left;">ESERLERİ</b><span style="text-align: left;"> </span><br style="text-align: left;" /><br style="text-align: left;" /><b style="text-align: left;">ŞİİR:</b><span style="text-align: left;"> </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Çöl (1968) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Destanlar (1969) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Böyle Söylenmeli Bizim Türkümüz (1974) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Savaşçı Türküleri (1980) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Ey Benim Güzel Sevdalım (1984) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Bu Sevda Böyle Gider (1992) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Akşam Türküleri (1996) </span><br style="text-align: left;" /><br style="text-align: left;" /><b style="text-align: left;">ANTOLOJİ:</b><span style="text-align: left;"> </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Wietnam Şiiri (A. Kadir ile birlikte, 1984) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Filistin Şiiri (1974-1983) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Portekiz Sömürgeleri Şiiri (1975) </span><br style="text-align: left;" /><br style="text-align: left;" /><b style="text-align: left;">ROMAN:</b><span style="text-align: left;"> </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Yarına Başlamak (1975, 1977) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Gece Gelen Eski Dost (1980, 1983) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Kıyılar Durunca (1983) </span><br style="text-align: left;" /><br style="text-align: left;" /><b style="text-align: left;">ÖYKÜ:</b><span style="text-align: left;"> </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Denizli Pencere (1981) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Neden Bazı Akşamlar (1985) </span><br style="text-align: left;" /><br style="text-align: left;" /><b style="text-align: left;">FELSEFE-ARAŞTIRMA:</b><span style="text-align: left;"> </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Aristoteles Felsefesi (1976) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Descartes Felsefesine Giriş (1980) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Niçin Yapısalcılık Değil (1984) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Gerçekçi Düşüncenin Kaynakları (1984) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Gerçekçi Düşüncenin Gelişimi (1986) </span><br style="text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Estetik (1987)</span><span style="text-align: left;"><br /><br />Kaynak: <a href="http://www.msxlabs.org/forum/edebiyat-tr/13396-afsar-timucin-afsar-timucin-kimdir-afsar-timucin-hakkinda.html#ixzz1um2DuJXX" style="color: #003399; text-decoration: none;">http://www.msxlabs.org/forum/edebiyat-tr/13396-afsar-timucin-afsar-timucin-kimdir-afsar-timucin-hakkinda.html#ixzz1um2DuJXX</a></span></span>Merve OKTAYhttp://www.blogger.com/profile/02413344147868453391noreply@blogger.com0